15 Aralık 2017 Cuma

40.Doğum Günüm

Aslında her defasında istemeden yazdığım bu blogları, ileriye dönük bir suikast aracı olarak görüyorum.
Cengiz Yolu'nda ne yazmalı mesela? bunu bile unuttum, ilk çıkış noktam kendime eziyet çektirmek miydi bilmiyorum...
Facebook bugün belki de doğum günüme özel geçmiş arşive kolayca ulaşma imkanı tanıdı.
Hepsine bakabildim bu sayede, geçmişte yazdıklarıma, hayatıma giren çıkan dostlara...
Koca bir boşluk var ortasında hayatın!

Ben şunu gördüm aslında bu 40. senenin 1.gününde, aslında bu yeni bir şey değil ama buraya ilk kez yazıyorum;
Eskiden getirmediğin insanlar, sonradan kalıcı olmuyorlar. 22-24 yaşlarına kadar kök saldığın arkadaşların senin ebediyete gidiyor. Bu söylem belki de benim statümle alakalıdır ama genel gözlemim bu yönde.

Neden doğum günümün metinlerine böyle bir giriş yaptım?
Çünkü ben yalnızlıktan çok çektim, sıradanlıktan ve sığlıktan çok ama çok inanılmaz çektim.
Kendimi zenginleştirirken, bunların aslında bana lazım olmadığını bilemedim.
Bir insanla bir iletişim kuracaksanız onunla denk ve aynı seviyede olmanız gerekmez mi?
Ne diye derinlere dikey bir iniş yapıyoruz ki?

Saçma!

7 yıllık evlilik hayatı, 39 yıllık yaşam serüveni, 10 ay 16 günlük Venüs yaşamı...
Hepsi ne için? neye hizmet ediyoruz?

Şu an alabileceğim en yüksek sorumluluğu alarak bir evlat dünyaya getirdik.
Ne kadar hazır olduğumu çokta sorgulamadan, geç kalmışlık hissi ve dedemin verdiği itici güçle çocuk  yapmaya evet dedik.
Plans ız mıydı? asla
Zamansız mıydı? asla
Fakat hiçbir zaman aslında hazır olamadık, bunu bugün itiraf etmeliyim.
Çünkü ruhen o olgunluğa uzun zamandır hazır olsam bile maddi olarak hiç bir zaman bağımsız olamadık.
Yapabileceğimiz son hamle ofisi yüksek kiradan, düşüğe taşımaktı onu gerçekleştirdik ve Venüs'ün gelişine evet dedik.

Allah bize inanılmaz bir Kız Çocuğu bağışladı!
Öyle bir inanılmaz ki! hala inandığımı tam olarak söylemem güç.
Annesine benzeyen, güzellikte sınır tanımayan, Allah'a olan hayranlığımı defalarca kez yükselten bir Kız Çocuğumuz var bizim.

Şimdi en büyük korkum Venüs'ün geleceği,
Ve Anne Babamın sağlığında biraz hayatı yaşayabilmek, ot gibi ölmemek.

Bu yaşa geldim, başaramadıklarımdan Ağrıya yol olur.
Cumhurbaşkanlığı, Dünya Başkanlığından düştüğüm hallere bak...

Migros'a girip 1 kg mandalinanın hesabını yapıyorum.
Durumum bu 40 yaşına girerken, başkanlığın biraz uzağında...
Ha şükretmiyor muyum? elbette her saniye şükrediyorum, ve sürekli bu durumda değilim.
Ama 9 ay muhtaç haldeyim kendi standartlarımda... kaldı ki benim çocuğum Kız.
En iyi şartlarda yetişmesi ve en iyi donanıma sahip olması gerekiyor.

Derdim ve mutsuzluğum sadece maddiyat değil, Seda'nın hacmi, özel hayatımız, özel yeteneksizliklerimiz, boş vakitlerimiz hepsi batıyor bana.

Kısaca mutsuz demek çok ağır olur ama Venüs'ten ayrı geçen her saniye ciddi bir sıkıntılı ruh hali ve maddiyattan dolayı endişeli bir duruşum var.

Şimdi söyleyin bana, 40 yaşını ben ne yapayım bunca kafa karışıklığı ve endişeyle?

Eksper projesi tutmak zorunda, başka bir alternatif şu an göremiyorum.
En yakın zamanda bizi doğru yola ulaştıracak tek çıkış noktası bu.

Gerisini düşünmek bile istemiyorum.

39.yaşımda yanımda olan kimse olmadı,
0 arkadaş,
0 dost.

Hakkım Haram Zıkkım olsun hepsine.
İstisnasız hepsine.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder